Kullanıcı Adı
Şifre
Şifremi Unuttum
Ana Sayfa | Konu Özetleri | Deneme Sınavları | Soru Bankası | Duyurular | Sınav Sonuçları | Personel İlanları | 7 Kasım 2025 Cuma
Konu Özetleri
KPSS-A Konuları
KPSS-B Konuları
KPSS-SB Konuları
Deneme Sınavları
KPSS
KPSS-A
KPSS-SB
Bilgi
 Online Ziyaretçi: 12
Arama
 
Soru Bankası
KPSS Soruları
KPSS-A Soruları
KPSS-SB Soruları
Diğer Sınavlar
Sınav Sonuçları
KPSS Sonuçları
KPSS-SB Sonuçları
Diğer Sınav Sonuçları
İnsan Kaynakları
Personel İlanları
Sorularla KPSS
Verimli Ders Çalışma
Kişisel Gelişim
İlkyardım
Linkler
İlköğretim
Gezi Rehberi
Ansiklopedi
İlköğretim Kaynakları
Son Depremler
Web Hosting
Sayısal Loto
Şans Topu
İnternet Rehberi
İlkyardım Eğitim Mrk.
İlkyardım Eğitim Mrk.
 

'Gelecek kuşaklar emekli olamayacak'

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 5489 sayılı ''Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu''nu, bazı maddelerinin bir kez daha görüşülmesi için, TBMM'ye iade etti. ....

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Sezer tarafından yayımlanması uygun bulunmayan, 5489 sayılı ''Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'', 3, 28, 29, 31, 40, 46, 55, 63, 80, 82, geçici 1, geçici 2, geçici 4, geçici 6 ve geçici 9. maddelerinin bir kez daha görüşülmesi için, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na geri gönderildi.

Sezer iade gerekçesinde, sosyal güvenliği salt aktüeryal denge olgusu düşüncesiyle oluşturmanın, ''sosyal devlet ilkesini savsaklamak anlamına geleceğini'' ve Anayasa'nın 2. maddesiyle bağdaşmadığını belirtti.

Sezer, gerekçesinde, Yasa ile, beş ayrı emeklilik rejiminin, aktüeryal olarak hak ve yükümlülüklerin eşit olacağı tek emeklilik rejiminde buluşturulmasının amaçlandığını anımsattı. Yasa'da, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası yönünden kişileri güvenceye alacak düzenlemeler yapıldığını kaydeden Sezer, bu bağlamda, Yasa'da, sigortalardan yararlanacak kişiler ve sağlanacak haklar, bu haklardan yararlanma koşulları, finansman ve karşılanma yöntemlerinin belirlendiğini, sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişine ilişkin ilke ve yöntemlere yer verildiğini kaydetti.

Gerekçesinde, ''sosyal devlet'' ilkesi ve ''sosyal güvenlik hakkı'' konusunda değerlendirmeler yapan Sezer, Anayasa'nın ilgili hükümlerini ve Anayasa Mahkemesi'nin konuya ilişkin kararlarını anımsattı.

Sosyal devlette sosyal güvenlik sisteminin, yalnızca aktüeryal hesaba dayanan bir düzenek olarak oluşturulamayacağını kaydeden Sezer, ''Sosyal güvenliği salt aktüeryal denge olgusu düşüncesiyle oluşturmak, 'sosyal devlet' ilkesini savsaklamak anlamına gelir ki, bunu, Anayasa'nın 2. maddesiyle bağdaştırmak olanaksızdır'' dedi.

Sezer, şunları kaydetti:

''Devletin 'sosyal' niteliği, aktüeryal denge ile sosyal devlet ilkesi arasında uyum sağlanmasını; sosyal güvenlik sisteminden kaynaklanan açıkların, başka bir deyişle sosyal güvenlik yükünün gerektiğinde devletçe karşılanmasını zorunlu kılar. Ayrıca, hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması da, toplumda sosyal güvenliğin, sosyal gönencin ve sosyal adaletin sağlanmasıyla gerçekleştirilebilmektedir.

Cumhuriyet'in nitelikleri arasında yer verilen sosyal hukuk devleti ilkesi uyarınca, toplumda yoksul ve gereksinim duyan insanlara devletçe yardım yapılarak, onlara insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyinin sağlanması, böylece, sosyal adaletin ve sosyal devlet ilkesinin gerçekleşmesine elverişli ortam yaratılması gerekmektedir.

Sosyal devletin görevleri arasında yer alan insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyinin sağlanması, herkese çalışma olanağı yaratılması, çalışanlara adaletli ve dengeli ücret verilmesi ve çalışamayacak durumda olanların sosyal güvenlik önlemleri ile korunması anlamını taşımaktadır.

Sosyal güvenliğin de içinde bulunduğu sosyal hakların devletçe tanınmış olması yeterli değildir. Bu hakların gerçekleşmesi için devletin olumlu edimde bulunması, sosyal güvenlik alanında oluşturulacak kural ve kurumların da, Anayasa'nın sözüne ve özüne, bu bağlamda sosyal hukuk devleti ilkesine uygun olması zorunludur.''


DEVLET İÇİN ''ÖDEV''

Sezer, Anayasa'nın 60. maddesinde, sosyal güvenliğin, bireyler yönünden ''hak'', devlet yönünden ''ödev'' olarak öngörüldüğünü kaydederek, Anayasa koyucunun, devleti yalnızca sosyal güvenliği sağlayacak önlemleri almak ve gerekli örgütü kurmakla görevlendirmediğini, aynı zamanda bunu devletin yükümlülüğü olarak gördüğünü ifade etti.

Anayasa'nın 5. maddesi hükmünü anımsatan Sezer, şunları kaydetti:

''Sosyal güvenlik hakkının, yurttaşlarının sosyal durumu ve gönenciyle ilgilenen, onlara insanlık onuruna yaraşır asgari yaşama düzeyi sağlayan 'sosyal devlet'in gereği ve zorunlu sonucu olduğu tartışmasızdır.

Sosyal güvenlik, geliri ne olursa olsun bireylere belirli sosyal riskler karşısında ekonomik güvence sağlanmasını, onun kimi zararlara uğrama olasılığına karşı korunmasını, sosyal zararların tehlikeleri karşısında bireyin ekonomik yönden güçlü kılınmasını gerektirmektedir. Çağdaş toplumlarda bu niteliği ile sosyal güvenliğin sağlanması, bireylerin geleceklerini güvence altına almaya, mutluluğunu, huzurunu ve gönencini sağlamaya yönelik etkinliklerin en önemlilerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Sosyal güvenliğin işlevlerinin yerine getirilmesini amaçlayan kurallar ve kurumların tümü sosyal güvenlik sistemini oluşturmaktadır.Toplumsal dayanışmanın kurumsal duruma getirilmesini anlatan sosyal güvenlik sistemi, devletin, Anayasa'nın 60. maddesi gereğince kurmakla görevli ve yükümlü olduğu sosyal güvenlik örgütü ile yine devletin sosyal güvenliği sağlamak için alacağı önlemlerin tümünü kapsamaktadır.''


''KULLANILAMAYACAK DURUMA GETİREN ÖNLEMLER ALAMAZ''

Sezer, Anayasa'nın 65. maddesinde, devletin, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek, mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceğinin belirtildiğini vurguladı.

Sezer, ''Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi, devlet, yurttaşlar için hak, kendisi için ödev olan sosyal güvenliği sağlama görevini yerine getirirken, sosyal sigortacılığın teknik gereklerine uygun kimi sınırlamalar yapabilirse de, sosyal güvenlik hakkını kullanılamayacak duruma getiren önlemler alamaz'' dedi.

Anayasa'nın 65. maddesinde, devlete sosyal hakları mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde gerçekleştirme olanağı tanınırken, ''bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözetme'' koşulu da konulduğunu belirterek, Anayasa Mahkemesi'nin 23 Şubat 2001 günlü kararına göre de sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerin, hukuk devletinde olması gereken hukuk güvenliğini zedelemeyecek biçimde ''adil, makul ve ölçülü'' olmasının zorunlu bulunduğunu dile getirdi.

Sezer, şöyle devam etti:

''Bu yaklaşım, emekli olabilmek için öngörülen prim ödeme gün sayısı, prime esas aylık tutarı ve prim oranı, emekliliğe hak kazanabilme ile emekli aylığına hak kazanmada yaş sınırları, yaşlılık aylığı bağlama oranı, yaşlılık aylığı hesaplama yöntemi, aylıklarda sağlanacak yıllık artış tutarı ve sağlık gibi konularda getirilen kuralların adil, makul ve ölçülü olmasını gerektirmektedir.

Yasa'nın genel olarak maddeleri incelendiğinde sosyal güvenlik sistemindeki kimi konular yönünden 'adil, makul ve ölçülü' olma ölçütünün gözetilmediği görülmektedir.''

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 5489 sayılı ''Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu''nu iade gerekçesinde, Türkiye'de ortalama yaşam süresinin 66 yıl olduğunu belirterek, emeklilik yaş sınırının 65'e yükseltilmesi ve prim ödeme gün sayısının 9 bine çıkarılmasının gelecek kuşakların emeklilik hakkına kavuşmasını olanaksız kılacağını kaydetti.

Sezer, gerekçesinde, Yasa'nın 28. maddesinde, 01 Ocak 2007'den sonra sigortalı kapsamına girenlere, kadın için 58, erkek için 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az 9000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş bulunması koşuluyla aylık bağlanacağının belirtildiğini, yaş sınırının 01 Ocak 2036'dan başlayarak kadınlar için 01 Ocak 2048'e, erkekler için 01 Ocak 2044'e kadar artırılıp, 65'e yükseltildiğini ifade etti. Sezer, şöyle devam etti:

''Ülkemizde ortalama yaşam süresinin 66 yıl olduğu gözetildiğinde, Yasa ile tüm sigortalılar yönünden emekli aylığı bağlama yaş sınırının zaman içinde de olsa 65'e yükseltilmesi; sürekli çalışma olanağı işverenin inisiyatifinde olan sigortalılar yönünden de prim ödeme gün sayısının 9000'e çıkarılmasının gelecek kuşakların emeklilik hakkına kavuşmasını olanaksız kılacağı, bu niteliği ile adil, makul ve ölçülü olmadığı açıktır.

İşçiler için prim ödeme gün sayısının 7000'den 9000 güne çıkarılması, Türkiye gerçekleriyle bağdaşmadığı gibi, esnek çalışmanın, sendikasızlaştırmanın, kayıt dışı çalıştırmanın ve yoğun işsizliğin yaşandığı ülkemizde 9000 prim ödeme günü gerçekçi görünmemektedir. Üstelik, emekli olabilme yaşı ile aylık bağlama yaşı arasındaki kimi durumlarda uzun yılları içeren fark da ölçüsüzlüğün bir başka göstergesidir. Örneğin, 01 Ocak 2007 gününde, 18 yaşında iken sosyal sigorta kapsamına giren, 43 yaşında emekli olma hakkı kazanan bir sigortalı, ancak 22 yıl sonra, 65 yaşında aylığa hak kazanabilecektir.

Yukarıda da belirtildiği gibi, Yasa'nın 28. maddesinde, emeklilik yaşının, 01 Ocak 2007 gününden sonra ilk kez sigortalı olacaklar yönünden kadın için 58, erkek için 60 olarak belirlenmesine karşın, bu yaş koşulu 2036 yılından başlayarak kademeli olarak artırılmakta ve emeklilik yaşı 65'e yükseltilmektedir.

Bu düzenlemeye göre, kadın için 58, erkek için 60 yaşını 01 Ocak 2036 gününden önce dolduramayan sigortalılar, emeklilik yaşını kademeli olarak yükselten kurala bağlı olacak ve bunun sonucunda, kendisine emekli aylığı bağlanabilmesi için 65'e kadar uzanan yaşları beklemek zorunda kalacaklardır. Ayrıca, yine bu durum nedeniyle, aynı gün işe başlayan ve prim ödeme süreleri eşit olan farklı yaşlardaki sigortalılar, yaşlılık aylığına aynı yılda hak kazanamayacaklardır.

Başka bir anlatımla, 01 Ocak 2007'den sonra ilk kez sigortalı olanlar için öngörülen kadın için 58, erkek için 60 yaş sınırı, ancak sırasıyla 30 ve 32 yaşlarında göreve başlayanlar yönünden geçerlidir. Yaş küçüldükçe, 2036 yılından sonra artırılan yaş sınırı nedeniyle bekleme süresi artmaktadır. Örneğin, 01 Ocak 2007'de sigorta kapsamına giren bir kadın sigortalı 30 yaşında ise 58 yaşına ulaştığı 2035 yılında; 18 yaşında ise, 65 yaşına ulaştığı 2054 yılında yaşlılık aylığına hak kazanabilecektir.''


''AYLIKLARDA AZALMA KAÇINILMAZ''

Yasa'nın 80. maddesinde, prime esas kazançların düzenlendiğini, maddede, basamak sisteminin kaldırılması nedeniyle Bağ-Kur'a bağlı sigortalılar ile tüm ödemeler keseneğe bağlı tutulacağı için TC Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden önemli değişiklikler getirildiğini ifade eden Sezer, Yasa'nın 80. maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki düzenleme ile, Bağ-Kur sigortalıları yönünden basamak sisteminin kaldırıldığını; aylık prime esas kazançların, prime esas günlük kazanç alt sınırı ile üst sınırı arasında kalmak koşuluyla kendilerinin bildirecekleri günlük kazancın otuz katı olacağının belirtildiğini kaydetti.

Sezer, 80. maddenin birinci fıkrasında, TC Emekli Sandığı iştirakçisi olanların aylık prime esas kazançlarının belirlenmesinde yapılan ödemelerin tümünün brüt tutarlarının göz önünde bulundurulacağının öngörüldüğünü kaydetti. Sezer, ''Oysa, bugünkü sistemde zam ve tazminat ödemelerinin yasada hesap biçimi belirtilen sınırlı tutarı, emeklilik keseneğine bağlı tutulmaktadır'' dedi.

Cumhurbaşkanı Sezer, ayrıca, Yasa'nın 82. maddesinde, tüm sigortalılar yönünden, prime esas kazancın hesaplanmasında alt ve üst sınır getirildiğini, 46. maddesinde, kamu görevlilerinin prime esas kazançlarının saptanmasında 82. maddedeki üst sınırın aranmayacağının belirtildiğini kaydetti. Sezer, böylece, kamu görevlilerinin tüm aylık gelirlerinden prim kesintisi yapılmasının olanaklı kılındığını ifade etti. Sezer, şu görüşlere yer verdi:

''Bu durumda, TC Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden, çalışanlar için prim oranı yüzde 14'e düşürülmesine karşın, prime esas matrahın artması nedeniyle görev aylıklarında azalma olması kaçınılmazdır. Bunun içindir ki, Yasa'nın geçici 4. maddesinin dokuzuncu fıkrasında, eski ve yeni matrahlar arasındaki farka ilişkin sigorta priminin iki yıl süreyle kurumca karşılanması öngörülmüştür. Böylece, görev aylıklarındaki azalma iki yıl ertelenmiş olmaktadır.''


''OLUMSUZ GELİŞME''

Cumhurbaşkanı Sezer, Yasa'nın 29. maddesinde aylık bağlama oranının, toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü, yani her yıl için 2015 yılı sonuna kadar yüzde 2,5, 2016 yılından başlayarak yüzde 2 olduğunun belirtildiğini, aylık bağlama oranının yüzde 90'ı geçemeyeceğinin de kurala bağlandığına işaret etti.

Mevcut sistemde Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden aylık bağlama oranında üst sınırın yüzde 100 olduğuna dikkati çeken Sezer, ''Aylık bağlama oranının düşürülmesinin daha az emekli aylığı anlamına geleceği, bu durumun, çalışanların emeklilik statüsü yönünden olumsuz bir gelişme olduğu açıktır'' dedi.

Yasa'nın 29. maddesinde, yaşlılık aylığının hesaplanması konusunun kurala bağlandığını anımsatan Sezer, bunun SSK'ya bağlı sigortalılar açısından önemli bir yenilik getirmediğini, ancak Bağ-Kur ve Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden önemli bir yenilik içerdiğini kaydetti. Sezer, Emekli Sandığı iştirakçilerinin emekli aylıklarının hesaplanmasında, iştirakçinin bulunduğu en son görevinin aylığı ve yapılan ödemelerin brüt tutarları göz önünde buldurulduğuna işaret etti.


''ADALETSİZLİK YARATIR''

Sezer, şunları kaydetti:

''Oysa, Yasa'da, Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden de yukarıda açıklanan yöntem benimsenmiştir. Bu yöntem uyarınca, devlet memurunun, göreve başladığı yıllarda daha düşük olan aylık öğeleri üzerinden hesaplanan prime esas kazançları yaşlılık aylığının belirlenmesinde de dikkate alınacak ve sonuca etkili olacaktır.

Bu durumun, yaşlılık aylığı bağlama oranının da düşürüldüğü göz önünde bulundurulduğunda, kamu görevlilerine bağlanacak yaşlılık aylıklarının bugüne göre daha düşük olmasına yol açacağı ortadadır. Günümüzde uygulanan emekli aylıklarının, insan onuruna yaraşır asgari yaşama düzeyini sağlamaktan uzak olduğu gözetildiğinde, bu tutarları daha da azaltan yeni kuralın adil, makul ve ölçülü olmadığı; emeklilerin ulusal gelirden hak ettikleri payı almalarını sağlayamayacağı açıktır.

Ayrıca, Yasa'nın geçici 2. maddesinde, çalışanların 01 Ocak 2007 gününe kadar sosyal güvenlik kurumlarına bağlı geçen süreleri için yaşlılık aylıklarının eski kurallara, bu günden sonraki sürelerine ilişkin yaşlılık aylıklarının Yasa kurallarına göre hesap edilerek her iki tutarın toplamının yaşlılık aylığını oluşturacağı belirtilmiştir ki, bu konunun, özellikle aynı görevde çalışmış ve çalışmakta olanların emekli aylıkları ile ölenlerin dul ve yetimlerinin aylıkları arasında fark oluşturacağı; bu farkın, eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve adaletsizlik yaratacağı açıktır.''

Kaynak:stargazete.com

11.05.2006
 
HERKESE AÇIK
KONU ÖZETLERİ
Eğitim Bilimleri
Türkçe
Matematik
Tarih
Coğrafya
Yurttaşlık Bilgisi
Hukuk
İktisat
İşletme
Kamu Yönetimi
Maliye
Muhasebe
HERKESE AÇIK
DENEME SINAVLARI
Eğitim Bilimleri
Türkçe
Matematik
Tarih
Coğrafya
Yurttaşlık Bilgisi
Hukuk
İktisat
İşletme
Kamu Yönetimi
Maliye
Muhasebe
Duyurular
YENİ ÜYE KAYITLARIMIZ KAPATILMIŞTIR 01.01.2014
 
Lisans Düzeyi Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) Konu Dağılımları Güncellendi 17.04.2013
 
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Sözleşmeli Pozisyonlarına Yerleştirme Yapmak İçin Adaylardan Tercih Alınması 16.04.2013
 
Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT): Test Konularının Ağırlıkları ve Örnek Sorular 27.02.2013
 
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Sözleşmeli Pozisyonlarına Yerleştirme İşlemleri (KPSS-2012/6): Yerleştirme Sonuçlarının Açıklanması 03.01.2013
 
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Sözleşmeli Pozisyonlarına Yerleştirme İşlemleri (KPSS-2012/5): Yerleştirme Sonuçlarının Açıklanması 24.12.2012
 
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Sözleşmeli Pozisyonlarına Yerleştirme Yapmak İçin Adaylardan Tercih Alınması 20.12.2012
 
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Sözleşmeli Pozisyonlarına Yerleştirme İçin (KPSS-2012/5) Tercih Yapan/Tercih Yapacak Adayların Dikkatine 19.12.2012
 
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Sözleşmeli Pozisyonlarına Yerleştirme Yapmak İçin Adaylardan Tercih Alınması 12.12.2012
 
KPSS-2012/2 Devlet Personel Başkanlığı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Kadro ve Pozisyonlarına 2. Yerleştirme Sonuçları 30.11.2012
 
 
| Sık Kullanılanlara Ekle | Giriş Sayfası Yap | Arkadaşına Tavsiye Et | Bize Ulaşın | Reklam Verin |
© Copyright 2004-2025  -  KPSSOnline.com

SiteRehber.com
KPSS Online - KPSS 2013, KPSS hakkında aradığınız her şey burada... KPSS Dersleri, Kamu Personeli Seçme Sınavı, KPSS sınavına hazırlık için soru bankası. KPSS deneme sınavları, Çıkmış KPSS Hukuk, İktisat, İşletme, İngilizce, Eğitim Bilimleri Soruları, OSYM, ÖSYM, ÖSS, OSS, KPSS 2008, KPSS 2009, KPSS 2010, KPSS 2011, KPSS 2012